Baya uzun zamandır bloğu ihmal ettim. Bunda en önemli faktör iş, spor, sosyal hayat, Jessie, vs. arasında koşuşturup duruyor olmam desem de şahsen ben kendim de buna inanmıyorum :) Oturup evde defterime bir şeyler karalayacak zaman buluyorsam koşuşturmaca ancak bahane olabilir sanki.
Sanırım sebep şu; Jessie'nin büyüme sürecinde çok tecrübesiz olduğum için kendim de çok araştırma yapıyordum ve araştırıp öğrendikçe de notlar alıyordum. Blog fikri de böyle çıkmıştı zaten. Jessie büyüyüp araştırma kısmı azaldıkça yazma ihtiyacı da azaldı sanıyorum.
Jessie artık 9 yaşında. Çoğu zaman uslu, yer yer zıpır, çok nadiren de yaramaz. Geçmişe dönüp baktığım zaman hayatımda aldığım en akıllıca kararlardan birinin bir köpek sahiplenmek olduğunu görüyorum. Elbette ki büyüme sürecinde zor zamanlarımız oldu; evde çiş kaka dönemleri, diş çıkarma dönemi, kısırlaşmaya kadarki süreçte çiftleşme sendromları, ergenlik dönemi...
Nasıl bir çocuk bin bir emekle yetişiyorsa köpekler için de aynı durum geçerli. Günün sonunda karşımdaki canlı büyük oranda benim emeğimi, aynadaki yansımamı gösteriyor ve ben onu canımdan çok seviyorum. Onun sağlığı ve mutluluğu için yapmayacağım şey azdır.
Anne kedi gazabından korunmak için 50 kiloluk halimle 32 kiloluk minnoş Jesoş'u kucaklayıp koca bir alt geçit geçirmişliğim var...
Kırık ayağınızla köpek gezdirmeye çıkmışlığım var, hem de birden fazla kere...
Ayağımı kırdığımda gittiğim ilk hastaneden "alçıya alınırsa Jessie'yi gezdiremem" kafasıyla alçıyı reddetmişliğim var ki 24 saat dayandım o acıya...
Mantıklı ya da mantıksız Jessie için yaptığım hiç bir şeyden pişman değilim. Bugün aynı anlar yine yaşansa, yine aynısını hatta yapabiliyorsam kat be kat fazlasını yaparım. Çünkü benim ona verdiklerim onun bana verdikleri ve hayatıma kattıkları ile kıyaslandığında solda sıfır kalır, lafı bile edilmez.
Seni çok seviyorum dünyanın en tatlı yaratığı, sağlıklı olarak uzun yıllar yanımda olman tek temennim.
Çilek Kız çok şanslı. Çünkü o sokaklarda başıboş dolaşırken bir melekle karşılaşmış. Onun şansının daimi olacağına ve hakettiği gibi mükemmel bir yuvaya sahip olacağına inanıyorum. Eğer bu güzel kıza iyi bakabileceğinizi düşünüyor ve onun sizin hayatınızı mükemmelleştirmesini istiyorsanız lütfen önce aşağıdaki şartları okuyun. Bu iş olur diyebiliyorsanız iletişim numarasını arayın lütfen. Benim kanatsız meleğim hem hayata bakışımı hem de hayatımı çok değiştirdi, güzelleştirdi. Darısı yapabilecek olan ve uygun şartlara sahip olan herkesin başına..
İLETİŞİM : 0506.964.12.49 ist anadolu yakası
ulaşamazsanız elifkaya98@hotmail.com
ÇİLEK
5-6 aylık civarı golden , oyuncu , aynı zamanda söz dinleyen , dünya güzeli bir kız çocuğu .
Kendini bir şekilde sokakta bulmuş , eski sahibini aramıyorum ,
Ona ömür boyu mutlu olacağı , ondan asla vazgeçmeyecek gerçek ailesini arıyorum .
Şu an klinikte ilk aşılarına ve bakımlarına başlandı .
Çilek bizim evladımız olsun diyorsanız iletişime geçebilirsiniz .
* 25 yaş üstü ailelere kısırlaştırılıp alınması şartı ve sahiplendirme sözleşmesiyle sahiplendirilecektir .
LÜTFEN MAKUL SAATLERDE ARAYINIZ .
Merhabalar,
Uzun zamandır eski sıklıkta paylaşım yapacak zaman bulamıyorum. Paylaşım orucumu Jessie ile yaptığımız uçak yolculuğunda yaşadıklarımızı anlatmakla bozmuş olayım. Zira uçak yolculuğumuz öncesinde fark ettim ki bu konuda internet ortamında çok az bilgi bulunuyor. Bulunan bilgiler de hava yollarının sitelerinden alınmış olan kopyala yapıştır tarzı yazılar ve maalesef ki neredeyse hiç biri güncel değil ya da doğru bilgi içermiyor.
Yaşadıklarımızı anlatmadan önce hatırlatmak isterim ki; evcil hayvanı ile önce uçak yolculuğu yapmayı düşünen kişilerin uçmayı düşündükleri hava yollarını arayıp kesin bilgi almaları azami önem taşıyor. Zira firmaların uçuşla ilgili uygulamaları sürekli değişebiliyor, hatta internet sayfalarındaki bilgiler bile çoktan değişmiş olabiliyor. Lütfen sadece bu yazıda yazanları dikkate alarak hareket etmeyiniz ve güncel bilgileri kendiniz bilgi alınız.
Uçuş Öncesi
İstanbul Bodrum arası gidiş geliş olan yolcuğumuz öncesinde Türk Hava Yolları(THY), Pegasus, Atlasjet, Anadolu Jet ve Onur Air'ın çapğrı merkezlerini tek tek arayarak bilgi aldım. Bilgi alırken önem taşıyan konular bence şunlardı:
1- Evcil hayvan + taşıma kafesi ağırlık limiti olup olmadığı
2- Evcil hayvanın taşınacağı kargo bölümünün diğer kargolardan ayrı olup olmadığı
3- Evcil hayvan kargo bölümünün sıcaklık ve basıç ayarlamasının yapılıp yapılmadığı
4- Rezervasyon onay süreci
5- Ücretlendirme
Tüm bunları değerlendirerek Pegasus Havayolları'nda karar kaldım. Sebebi ilk 4 kriter açısından Pegasus'un beni en çok tatmin eden cevapları vermiş olması. Ücret olarak en yüksek ücrete sahipti fakat bu benim için en son kriter olduğu için çok takılmadım. En azından ücretler sabit ve giderken ne ödeyeceğinizi biliyorsunuz. Jessie 28kg ve kafes de 8kg civarında olduğu için biz 15kg üzeri kategoriye giriyoruz. Bu kategoride tek yön uçuş ücreti 180TL. Diğer firmalarda ücretlendirme kilogram başına yapılıyor.
Pegasus'tan güncel bilgi alabilmek ve evcil hayvan rezervasyonu yapmak için çağrı merkezini aramak zorundasınız. Ben bunun için çağrı merkezini 7-8 defa aramak zorunda kaldım. Şunu da belirtmek isterim ki Pegasus çağrı merkezi -diğer hava yollarından farklı bir şekilde- dakikası 1,5TL ile ücretlendiriyor. Bununla birlikte maalesef ki aldığınız bilgi dakikası 1,5TL'nin karşılığını vermeyebiliyor. Zira ilk aradığımda konuştuğum kişinin bana yanlış bilgi verdiğini sonraki aramalarında teyit edebildim ve gidiş dönüş uçuş için toplamda yaklaşık 60-70TL gibi bir telefon faturası vermek durumunda kaldım. Bu yaklaşımı fazlasıyla ticari buluyorum. Eğer böyle bir yaklaşım varsa dahi verilen paranın karşılığı olacak bir kalitede olmalıdır. Bu yüzden çağrı merkezlerini daha iyi eğitmeleri gerektiğini düşünüyorum ki hattaki kişi size tek seferde net bir bilgi aktarabilsin, yahut dakikalarca müzik dinleyerek bekletmesin.
Havaalanı/Uçuş
Gidiş
Gidiş için Sabiha Gökçen Havalimanı'na varınca önce check-in sırasına girdim. Bana telefonda verilen bilgiye göre check-in yaparken Jessie'nin biletinin ücretini ödeyebilecektim. Fakat yetkili kişi Jessie'nin bileti için bilet satışa gitmem ve geri check-in kuyruğuna girmem gerektiğini söyledi. O ana dek 1,5 saat check-in sırasında beklemiş olduğum için ve bilet satış'ta da inanılmaz bir sıra olduğu için bu mantıkla uçağı yakalamam mümkün değildi.
Kendisine çağrı merkezinin bana bu şekilde bilgi verdiğini söyledim ve yardımcı olmasını rica ettim. Ancak Büşra ismindeki bu hanım kızımız işe yeni başlamıştı ve maalesef ki bilgi ve yönlendirme konusunda pek başarılı değildi. Bana bilgi vermeye çalışırken her seferinde yanındaki kız arkadaşına sorup onun söylediklerini iletiyordu. Kendisinden bilet satışı aramasını rica ettim fakat bana verdiği cevap "Onlar çok yoğunlar, arayamayız" şeklinde oldu. Çağrı merkezinin verdiği bilginin bu olduğunu söylediğimde ise verdiği cevap aynen şu şekilde: "Çağrı merkezi havaalanındaki işleyişi bilmiyor, çağrı merkezini aramayacaktınız". Bu cevap karşısında ufak çapta şok geçirdim. Ne yapalım, bilgi almak için uçuştan birkaç gün önce havaalanına mı gelelim? Bir çalışan kendi firması hakkında böyle bir şeyi nasıl söyler? Sonuç olarak tüm havalimanını birbirine katarak da olsa inisiyatif alabilen bir kişi buldum ve sıra sorunlarını aşarak bilet ve check-in işlemlerini hallettim.
Uçağa binene dek Jessie'nin yanından ayrılmadım ve onu yetkili kişiye teslim ettikten sonra uçağa bindim. Uçakta da kabin görevlileri ve pilota gerekli hatırlatmaları yaptım. Bodrum Havalimanı'nda ben uçaktan indiğimde Jessie çoktan indirilmiş beni bekliyordu. Uçuş sırasında ve Bodrum havalimanı'ndaki teslim almada hiçbir sorun yaşamadım. Jessie gayet iyiydi, herhangi bir negatif durum söz konusu olmadı. Bu yüzden bilet sorunlarımı unutmaya hazırdım ve bu yazıyı hiç kaleme almayabilirdim belki. Ancak dönüşte yaşadıklarım asla göz ardı edilebilir değildi. Aşağıdan devam lütfen.
Dönüş
Dönüş öncesinde çağrı merkezini tekrar arayarak Jessie'nin biletini telefonda satın aldım ki havalimanında tekrar aynı sorunlarla karşılaşmayayım. Havalimanında Jessie'yi teslim ettim, hatta uçağa bindirildikten sonra da uzaktan bakabildim. Sabiha Gökçen'e iner inmez kabin memurlarına köpeğimi hemen alıp alamayacağımı sordum. Önce tamam dediler ama sonra kafese bakınca kafesin çok büyük olması ve otobüste sıkışıklık yaratmaması için kendilerinin getireceğini belirttiler. Ben Bodrum'daki gibi hemen geleceğini düşündüğüm için ısrarcı davranmadım ancak bir daha asla köpeğimi hemen almadan havalimanına giriş yapmam. Zira havaalanının büyük eşya teslimat bölümünde 2 saate kadar Jessie'yi bekledim. Bu süre zarfında ilgili bir muhatap bulabilmek için çok çabaladım ancak bulamadım. Şikayet için gidebileceğiniz tek yer Bilet Satış. Bu büyüklükteki bir firmanın havalimanında Müşteri Hizmetleri birimi nasıl olmaz? Bilgi alamıyorsunuz, şikayet edemiyorsunuz, elinizden hiçbir şey gelmiyor. Bana bu süre zarfında verilen bilgiler şunlardır;
1- Evcil hayvanlar uçaktan tüm yolcular ve bagajlar indirildikten sonra indiriliyor
2- Evcil hayvanların havalimanına getirilmesi için birkaç uçuşun daha inmesi bekleniyor ki tüm benzeri canlılar ve kargolar aynı anda getirilebilsin
Böyle bir mantığı aklınız alıyor mu? Bir CAN nasıl tüm bagajlardan sonra indirilir? Üstelik insan gibi bir bilince sahip olmayan ve neler olup bittiğinden haberi olmayan bir CAN'dan bahsediyoruz. Kendi işleri kolaylaşsın diye diğer uçuşların beklenmesi de cabası. Sadece 1 saat süren bir uçuş sonrasında Jessie'nin 2 saat boyunca gereksiz bir şekilde bekletilmesi ve muhtemelen kafesin oradan oraya atılması dolayısıyla girdiği bunalım nasıl bir şeydi bilemiyorum ama yavrum getirildiğinde tir tir titriyordu. O an gözlerimden akan yaşları ve ne kadar üzüldüğümü kelimelere dökmem mümkün değil. Ancak oğlumun benim psikolojimden etkilenmemesi için kendimi elimden geldiğince tutmaya çalıştım.
Jessie'nin geç gelmesi ve titremesi dışında bir hadise daha var. Kafesin tekerleklerinden biri kopmuş, klipslerinden biri kaybolmuş. Tekerlek koptuğu için kafes 3 tekerlek üzerinde ayakta duramıyordu ve sürekli bir titreşim halindeydi. Tekerlek kopma olayı ne zaman oldu bilemiyorum ama eğer uçuş sırasında bu şekilde uçtuysa oğlum için nasıl rahatsız ve korku dolu bir uçuş olmuştur tahmin bile edemiyorum. Jessie'yi beklerken ve kafes geldikten sonra yaşadıklarımı ispatlayabilmek adına kamera kayıtları ve fotoğraflar çektim. Kafes için ücret talebinde bulundum. Şu an Pegasus'tan cevap bekliyorum fakat hala bir geri dönüş yok maalesef.
Sonuç olarak Pegasus Havayolları eğer evcil hayvan taşımacılığı yapıyorsa bunu layıkıyla yapmalı diye düşünüyorum. Ücret olarak 180TL almakla iş bitmiyor. Canlı hayvan taşıma standartların gereği neyse bunlar yerine getirilmeli; her şeyden önce onun bir CAN'ının olduğu unutulmamalı. Yazının tamamını okuyarak Pegasus pek çok ders çıkarıp, düzeltici aksiyonlar alabilir. Ancak hizmet kalitesini düzeltmek ve müşteri memnuniyetini arttırmak için öncelikli olarak odaklanmaları gerekenler bence şunlar;
1- CAN taşıyan evcil hayvanların uçaktan en son indirilmesi, diğer uçuşların inmesinin de beklenmesi (hayvan haklarına tamamen aykırı bir yaklaşım)
2- Çağrı merkezi politikası (eleman eğitimi, ücretlendirme)
3- Havalimanlarında müşteri hizmetleri birimi (herhangi bir sorunuda muhatap bulunamıyor)
Dipnot: Firmadan herhangi biri bu yazıyı görür de aksiyon almak isterse belirtmek isterim ki PEGASUS genel müdürlük ile aynı binada çalıştığım için her türlü görüşümü yüz yüze bildirmeye hazırım.
"Gel, gel, geeeeel, hadi gel dediiimm yaa off" şeklinde buhranlardasınız ama sevgili tüy yumağınızın umurunda bile değil mi? Otur, kalk, gel, yat, bekle ya da başka bir komut. Köpeğiniz istediğiniz şeyi her zaman beklediğiniz gibi yapmıyorsa bir yerlerde bir şeyler yanlıştır. Sebebi genelde aşağıdakilerden biridir;
1- Yeterince eğlenceli ya da ilginç değilsiniz: Evet, her an yeterince eğlenceli ve ödülkar olamayız tabii ki. Ama köpeğimizin ilgisini çeken başka bir koku ya da faktör varken bizi görmezden gelmesinin bir alışkanlık haline gelmiş olmasını engelleyecek kadar da umursamaz olmamalıyız. İlgisini çeken her neyse daha ilginç bir şeyle gitmeniz davranışının kalıplaşmasını engelleyebilir.
2- Cezalandırılma korkusu: Hatalı davranışı cezalandırırken tam olarak neyi cezalandırdığınıza emin olun. Örnek: Köpeğiniz uzaklaşmıştır ve geri gelince onu azarlarsınız. Bir sonraki aşamada köpeğiniz çağırdığınızda bile gelmemeye başlarsa bu onun gelmesini cezalandırdığınızı anladığı anlamına gelebilir.
3- Eğitim eksikliği: Köpeğinizin vermiş olduğunuz komutu bildiğine gerçekten emin misiniz? Öğrettiniz mi ya da öğrettiğiniz şekilde algılamış olduğuna emin misiniz?
4- Zamanlama: Ödüllendirme yöntemi işe yaramıyor diyenlerdenseniz doğru zamanlama konusuna tekrar bakmanız gerekebilir. Ödüllendirmenin doğru olarak yapılan davranışla neredeyse aynı anda (2-3 saniye) olması gerekir. Siz cebinizde ödül maması ya da top ararken doğru zaman akıp geçmiş olmasın?
Jessie ve arkadaşları için dün yaptığım ödül bisküvileri. Biraz şekilsiz şemalsiz olsa da inanılmaz sağlıklı bir içeriğe sahip. Hem de mükemmel lezzette oldukları hem köpeklerce hem de insanlarca onaylandı. Tüm köpüşler etrafımda dört döndü :)
Bir önceki yazımda en uzun yaşayan köpek ırklarından bahsetmiştim. Gönül isterdi ki hepsinin ömrü uzun olsun, hep yanımızda olsunlar. Böyle olmasa da ömrü daha kısa olan köpeklerin de daha uzun yıllar genç, zinde ve bizimle kalabilmelerini sağlamak için yapabileceğimiz bazı şeyler var.
1- Düzenli egzersiz, aktif ve stresten uzak bir yaşam tarzı: Aynı insanlardaki gibi yani.:) Pek çok araştırma köpek sahibi insanların, olmayanlara nazaran daha uzun yaşadıklarını gösteriyor. Bunun sebebi düzenli olarak yapılan yürüyüşler ve evcil hayvanımızın bize verdiği huzur/mutluluk gibi duyguların stresi azaltması. Aynı durum köpeklerimiz için de geçerli. Onların düzenli yürüyüş, koşu yapmalarını sağlamak ve sosyalleşmelerine önem vermek hem ömürlerini arttırır hem de yaşam kalitesini. Düzenli dışarı çıkarılmayan köpeklerin en azından yalnız kaldığı saatlerin daha az olmasını öneririm. Ben bütün gün işte olduğum için Jessie'mi sabah 6'da çıkarıyorum. O karanlıkta bile onu yormaya, enerjisini attırmaya çalışıyorum ki ben yokken huzurlu olsun. Gün sonunda eve geldiğimde ne kadar yorgun ya da hasta olsam da onu en az 1 saat gezdiriyorum. Hafta sonları ise bu süreler çok daha uzun.
2- Oyun oynamak, beynini kullanmasını sağlamak: Egzersiz bedenen (dolayısıyla zihnen de) rahatlamasını sağlarken, köpeğimizle oynayacağımız oyunlar da onların daha genç kalmasını sağlar. Nasıl insanlarda bulmaca, sudoku, kakuro gibi oyunlar beyin faaliyetlerini arttırarak unutkanlığı azaltıyor ve beynin yaşlanmasını geciktiriyorsa köpeklerde oyunu da aynı şekilde düşünebiliriz. Saklama bulma, ufak numaralar yapma, evde saklambaç oynama gibi oyunlar köpeklerimizin kafasını kullanmasını ve dolayısıyla daha zinde olmasını sağlar. Jessie ile akşamları oynadığımız bir oyun var. Daha sonra detaylıca yazarım ama kısaca bahsetmek gerekirse 1 top ve 3 plastik bardak kullanarak bulma oynama diyebiliriz. Bir kere alıştıktan sonra oldukça eğleneceğinizi garanti ederim.:)
3- Kaliteli ve düzenli beslenme: Köpeğinizi yaşına ve egzersiz miktarına uygun şekilde kaliteli bir ürünle beslemenizi öneririm. Beslenme konusunda binlerce farklı görüş var ve herkesin doğrusu kendisi için doğru. Bu yüzden kuru mama, kendi yaptığınız besinler ya da barf ile besleseniz de onun yaşına, cinsine, vs uygun olduğuna emin olun. Kilosunu kontrol edin, fazla kilo hiç bir zaman iyi değildir. Besinlerin alerjik bir reaksiyon ya da diğer sağlık sorunları oluşturmadığına emin olun.
Rutin insanlar için sıkıcı olabilir ama köpekler için değildir. Yukarıdaki öneriler ritüelinin bir rutin haline gelmesi onların beklentilerinin net olmasını sağlar ve aynı zamanda kaygı duymalarını önler.
Geçtiğimiz günlerde Jessie'nin arkadaşlarından biri vefat etti.14 yaşındaydı; bir Golden Retriever için oldukça uzun sayılabilecek bir ömür olmakla birlikte, bu durum yaşanılan acı ve üzüntüyü azaltmıyor. Hatta belki paylaşımın ve ortak anların fazlalığı dolayısıyla arttırıyor.
Golden'ların ortalama ömrü 10-12 yıl olarak geçiyor. Ancak kalıtımsal ve genetik faktörler ile nasıl bakıldıkları gibi bir çok etken ömürlerinin daha kısa ya da uzun olmasına neden olabiliyor.
Dünden önceki gün bizim bloğun asansöründe bir beyle karşılaştık. Jessie ve arkadaşını sevdikten sonra kaç yaşlarında olduklarını sordu. Sonra "neyse ki daha zamanları var" dedi. Önce tam anlamadım ama sonra kendisinin de daha önce bir Golden'ı olup, onu kaybettiğini söyledi. Son cümlesi ise beni çok etkiledi gerçekten. Oldukça içten bir şekilde "bir evladımı kaybettim" dedi.
Allah oğluma, oğullarınıza, kızlarınıza ve tüm canlarımıza uzun ve kaliteli bir ömür versin diyerek ömrü en uzun olan köpek ırklarını aşağıda paylaşıyorum.
1- Chihuahua (ortalama 18 yıl)
2- Lhaso Apso (ortalama 18 yıl): Kaydedilmiş en uzun ömürlü Lhaso Apso, 29 yaşında ölmüş.
3- Beagle (ortalama 15 yıl)
4- Maltese Terrier (ortalama 15 yıl)
5- Pomeranian (ortalama 15 yıl)
6- Boston Terrier (ortalama 15 yıl)
7- Poodle (ortalama 15 yıl)
8- Dachshund (ortalama 14 yıl): Guiness Rekorlar kitabına giren en uzun ömürlü köpeklerden biri olan Dachshund Chanel, öldüğünde 21 yaşındaymış.
9- Minyatür Schnauzer (ortalama 14 yıl)
10- Pug (ortalama 12-15 yıl)