13 Haziran 2010 Pazar

Kedi Tırmalaması

Jessie grip olduğu için dışarı çıkamıyor, sadece sabah ve akşam parkta diğer köpeklerin olmadığı saatlerde gidip biraz dolaşıyoruz ve tuvaletini yaptırıyorum. Bu sabah saat 8'de kalktık ve Backhaus'un ardındaki parka doğru yola koyulduk. Oradaki çimlik alanlarda kedi kulübeleri ve kediler bulunuyor. Normalde hergün gördüğümüz ve kendi elimizle defalarca beslediğimiz bu kediler bu sabah oğluma saldırdı. 

Biz onları daha görmeden 3 kediyi birden Jessie'nin üzerine atlamış bir şekilde gördüm. Resmen panter edasında saldırıyorlardı. Jessie o kadar sevecendir ki bu tip durumlarda pek nadir tepki gösterir, tepkiyi bırakın bir süre onlarla oynamaya çalışır. Bu yüzden ben hemen kedileri engellemeye çalıştım, üstlerine gittim, bağırdım, vs... Fakat  3 kedi hiç durmadan Jes'in yüzüne atlamaya devam ediyorlardı, resmen çember içinde kalmıştık ve çıkamıyorduk. Jessie'yi zorla kucağıma aldım o an, çünkü kediler hiçbir şekilde uzaklaşmıyorlardı. Jessie artık 22 kg olduğu için ilk an çok dengeli alamadım, ama ikinci hamlede tam anlamıyla kucakladım. Kediler peşimden gelmediler çok şükür ve biz biraz daha ilerideki çimlere gittik. O an farkettim ki Jes'in burnu kan revan içerisinde kalmış. Hergün beslediğimiz, Jessie'nin defalarca kez mamasını paylaştığı ve yavrularını koruduğu kedilerin bu hareketi bir kez daha neden kedi beslemediğimi hatırlattı bana. 

Kedileri korurum kollarım, hatta yavrularını çok severim ama oldum olası gönülden bağlılığım yoktur onlara karşı. Çünkü benim hayatta en önem verdiğim şeylerin başında güven ve sadakat gelir ve bunlar köpekler için geçerli duygulardır. Kediyi bugün beslersin, ama yarın bu şekilde saldırısına uğrayabilirsin. Ama benim oğlum benim onu cezalandırdığım
ve odama almadığım gecelerde bile sabaha kadar kapımın dibinde bekler, dışarıdan en ufak ses duyduğunda bana bir şey yapacaklar diye korkusundan bir dış kapıya bir benim kapıma koşar.
Kıssadan hisse: Ben neyleyim sadece iyi günümde yanımda olup, kötü günümde sırtını döneni?