26 Mart 2010 Cuma

Marley & Me

Bu filmi izlememi uzun zamandır birçok kişi ısrarla söylemekteydi ama bir türlü oturup da izleyememiştim. Nihayet fıstığımı da yanıma aldım ve play'e bastım. Tek başına film izlemek gibi bir yetisi olmayan ben sonuna kadar da izledim. Birkaç kez Jessie'nin ilgi istemeleri, okşanma krizleri ve cezaları nedeniyle verdiğimiz aralar dışında tek solukta izledik, deli oğlum galiba bu kez de Marley'i kıskandı ve filmin yarısını cezalı geçirdi. :) Normalde cezasını paşa paşa çekmesine rağmen Marley'in sesini duydukça dışarıdan delirdi de delirdi. Hastalığından dolayı son zamanlarda ne kadar kudurtmaya çalıştıysam da hep kuzu kuzu yattığı için kıyamadım, hemen affediverdim. Haliyle o da şımardıkça şımardı ve filmin sonunu Jessie'nin kuyruğu suratımda, elim sürekli karnını okşayaraktan getirdik. Halimizi kameraya çekip yapımcılara yollasam Marley 2 olurdu..:)

Filmden bir replik aktarmak istiyorum; 

A dog has no use for fancy cars, big homes, or designer clothes. A water log stick will do just fine. A dog doesn't care if your rich or poor, clever or dull, smart or dumb. Give him your heart and he'll give you his. How many people can you say that about? How many people can make you feel rare and pure and special? How many people can make you feel extraordinary? 
 
Bir köpek süslü arabalar, büyük evler ya da tasarım kıyafetler istemez; kemirme çubuğu bile onu mutlu edecektir. Zengin veya fakir, zeki veya budala, akıllı ya da bön olmanızı da umursamaz; kalbinizi ona verin, kendininkini size verecektir. Hayatınızdaki kaç kişi için bunu söyleyebilirsiniz? Kaç kişi size kendinizi özel, temiz ve nadir hissettirebilir? Kaç kişi bu kadar olağanüstü hissetmenizi sağlayabilir?