25 Aralık 2010 Cumartesi

Fatih Çekirge - Pet shop seri cinayetleri

Fatih Çekirge bugün petshop'arla ilgili bir yazı yazdı ve hayvanseverlerden birçok yorum aldı. İşte bu yazı aşağıda;
Pet shop seri cinayetleri

ŞİMDİ size aniden üzerime derin bir uçurum gibi çöken bir mesajı aktarıyorum.
Beni ciddi manşetlerden, siyasi analizlerden, Kürt meselesi üzerine, akıl verici, hesap sorucu, ukala köşelerden çekip alan bir mesaj.
Okuyun ve söyleyin:
Ne yapmalıyım?
“Merhaba Fatih bey.
Küçükyalı semtinde bir pet shop’tan kız arkadaşımla birlikte dünyalar tatlısı ilk kedimizi 800 TL vererek aldık.
Kızımız british shorthair cinsine sahip idi. Cahillik ettik.
Kedinin aşılar için küçük olduğunu söylediler. Bu yüzden böyle kedilerde veteriner raporu olmaz dediler. Pet shop görevlisi böyle süslü laflar etti.
Bizim de heyecanımızdan faydalanarak kediyi sattılar. Kredi kartım ile kediyi aldım ve eve götürdük (Bahçelievler’e).
Yavrumuz hiç yemek yemiyordu. Sabaha kadar uyumadı ishal ve kusma başladı, sadece kana kana su içiyordu. Sabah olmasını bekledik veterinere götürdük. Veteriner ‘Bu kedi daha 2 aylık olmamış annesinin sütüne doymadığı için vücudundaki su oranı çok düşük. Bu kediyi satmaları cinayettir’ dedi.
Ve o pet shop’un steril olmamasından dolayı kızımızın içinde parazitler kuluçka yapmış. Eve götürdük, kedimiz 2 gün içinde bize yalvara yalvara elimizden uçup gitti.
Hangi veterinere götürsek aynı şeyleri söyledi. Bazı pet shop’ların para hırsından dolayı anne sütüne muhtaç kedileri annelerinden koparıp sattıklarını söyledi. Neyse iki günün sonunda kızımızı kaybettik, o artık bizim meleğimiz oldu. Pet shop yetkilisini aradığımızda, daha 2 gün önceki hayvansever kadın 100 yılın dolandırıcısı olmuştu ve hiçbir hak talep edemeyeceğimizi söyledi: Zorladık. Kediyi Kadıköy hayvan hastalıklarına göndermelerini ve otopsi yapılmasını istedik. Onlar ise kendi veterinerlerine göndermişler. Bu ülkede insanların bile otopsi raporlarında rüşvet dönerken (kedi nedir ki) ahbap çavuş ilişkisi ile hikâyeden bir otopsi yapıp hastalık sebebini bize yazdırtacaklardır. Şimdi ben bu kadını ve yanındaki diğer elemanlarını bir tenhada sıkıştırıp intikam mı almam gerekiyor. Kedime ve kız arkadaşımla bana yaşattıklarının hesabını kendim mi sormalıyım. İnanın benim gibi yüzlerce mağdur insan var. Adalet bunların hesabını sormuyor bizim de gücümüz yetmiyor 25 yaşında evlat acısı yaşattılar kız arkadaşım ile bana. 2 gün oldu hâlâ olayın etkisindeyiz. Lütfen bu olay ile ilgili bir haber yapın pet shop’ların sırf 3 kuruş daha fazla para kazanmak için yeni doğmuş bebekleri insanların cahilliğini de kullanarak satmalarına engel olun. Bu köle ticareti bitsin!
Kızımızın resimlerini ekte gönderiyorum.
Kedi sevgisi her dem içinizi doldursun...”
İşte bir sabah üzerime derin bir uçurum gibi çöken mesaj bu.
İşte duman rengi bir kedi.
İşte duman rengi minik bir ölüm.
Ne yapmalı şimdi?
Nasıl bir acıya sürgün etmeliyiz kendimizi?
Sürgün diyorum çünkü; bu mesajı okurken sanki mevsimler değişti. Kışın üzerinden birkaç asırlık kış daha geçti.
Bu mesajı okurken bildiğim bütün seri katiller bile isyan etti. İşkenceciler ağladı.
Ruhum öylesine acıdı ki; içimdeki bütün iklimler tutuldu. Nehirler denizlerinden koptu. Dalgalar köpüklerinden ayrıldı. Gemiler rotalarını terk etti. Bütün yönleri kaybettim.
Öfkeliyim.
Ve eğer birisi çıkıp da “Memlekette işsizlikten bölünme korkusuna, öğrenci dayağından yolsuzluklara kadar öfkelenecek bir sürü şey varken buna mı öfkeleniyorsun?” diye sorarsa ona daha da çok öfkeliyim.
Belli ki, ortada bir pet shop işkencesi var.
Ve bu seri cinayeti, bu seri ticareti, kontrol altına almak, denetlemek hepimizin görevidir.